24 Aralık 2010 Cuma

HAYAT İŞTE BU KADAR BASİT...

bu manzarada oturmayı, tarlada gezip ayçiçeği toplamayı özledim...BEN olmayı özledim....

18 Aralık 2010 Cumartesi

beynimde yarım kalanlar..

o kadar fazla ki düşündüğüm şeyler daha birtanesine çözüm bulamazken yeni birgünde yeni yeni düşünceler daha türüyor bi önceki yarım kalıyor..böyle böyle birikti beynimde bir sürü düşünce artık çözüm bulmaya bile çalışmıyorum çünkü taşıyamıyorum ağır gelmeye başlıyor bizaman sonra..aslında ne için bukadar düşünce bilmiyorum bigün hiçbirine ihtiyacımız olmucak nasılsa aslında çok ileriye baktığında sadece düşünce değil hiçbirşeye ihtiyacın olmucak gidiceğin yerde..tuhaf ya hayat bi deli ben bi akıllı idare edicez artık:)

17 Aralık 2010 Cuma

sosyal dolly...

renkli bir kişilik olan ben yani dolly artık tam bir sosyal hayata geçtim insanlara laf yetiştirmeyi aşırı sevdiğimden dolayı bir çok sosyal paylaşım sitesine hakimdim ama yeterli gelmedi bu bana..face,msn,blog derken twitoş çıktı dedim ki;dolly sen 3 sosyal paylaşım sitesine üyesin ama bunlar sana yetmiyor.. twitoşta bi dolly eksikliği olduğunu gördüm ve bana ihtiyaçları var ordakilerin hemen bi hesap aç ve eksik kalma... ve artık benimde NUR TOPU GİBİ TWİTOŞUM OLDU:) 4.sosyalliğimden sonra artık beni kimse durduramaz ve bu çene bu eller artık hiç durmazzzz YAŞASIN SOSYAL YAŞAM YAŞASIN DOLLY:)

13 Aralık 2010 Pazartesi

gözümün görmek istediği...

bi kaç gün önce içimde manyak bi mutluluk vardı, şimdi ise tuhaf bir durgunluk... mevsimsel değişim beni çarptı galiba:)bu soğuk havada en sevdiğim aksesuarım şalım boynumda, peluş kulaklıklarım kulağımda, parmaksız eldivenlerim elimde, burnumun tepesi pespembe, eşofmanım üzerimde ,vazgeçilmez converselerim ayağımda, kapşonlum ve tuhaf kokulu montum üstümde,ben ise karlı bi tepede elimde sıcak şarabımla aşagıda görünen manzarı seyrederken içkinin beni hafifçe çarpmasını isterdim...

is-te-mi-yo-rummmm!!!!!

içime bi hüzün kaçtı 4 gündür kimse çıkaramadı..hiçbirşey istemiorum..ne konuşmak,ne gülmek,ne gezmek,ne yemek,ne içmek,ne sevmek,ne sevilmek,ne var olmak,ne olmamak,ne özlemek,ne özlenmek,ne aşk,ne yanlızlık,ne eş dost,ne aile,ne arkadaş,ne mutluluk,ne ağlamak is-te-mi-yo-rum.... sadece yazmak, yaza yaza bitirememek hissetmediklerimi anlatmak sayfalar dolusu..ama yapamıyorum ona bile elim gitmiyor,gözüm yemiyor..boşluk kocaman bir boşluk sanki bişey için gün sayıyorum vakit dolduruyorum ama sonunda sanki çok mutlu olucağım birşeyi bekliyorum...işte böyle bişey şuan ki beynimden geçen parmaklarımdan dökülenler...

22 Kasım 2010 Pazartesi

saçım süpürge, mini abajurum küre bundan sonra ben ise CADIYIM:)

ne zaman izlesem tüm psikolojim düzeliyor:)

birkaç zamandır face'te gezen bi video var. kadın asansör bekliyor, asansör geliyor ve içinde disko havası var ve manyak gibi dans eden tuhaf tipler tabi ki de... işte o video beni mutlu eden çünkü aklıma hep güzel yalıda gecenin bi saati tuhaf bi sülale olan biz! otelin havuz başında müzik olmadan sadece ağzımızla disko disko diye çıkardığımız seslerle kişiye özel dans hareketlerimiz aklıma geliyor ve gül gül ölüyorum... aslında komik değil belki ama işin içine teyzemler ve eniştemlerde girince bide bana inek diyen ozamanlar 5 yaşlarında olan minik yiğenim girince gerçekten kalbim durucakmışçasına komik geliyor o anılarım bana:) yayında ve yapımda geçen tüm arısoy,çifçi,çeter,ailelerine teşekkürlerimi borç bilirim:) özelliklede bunu hastalık halinde yayılmasına sebep olan yaratıcısı ayçi'ye sevgilerimi sunarım...

15 Kasım 2010 Pazartesi

yine gitti,mutluluğum yine bitti...

hep bigün askere gitse de bende rahat etsem derdim..ama görünen o ki bana bu kadar kardeş özlemini yaşatabileceğini sanmamıştım.. aslında 3 erkek onlar,onlar benim 2kardeşim 1 abiğim.. ama bende sadece bitanesi çok daha kıymetli aslında hiç anlaşamadığımdı o.. ama şimdi de en sevdiğim o... izine geldi ve gitti.. gözümü açtığımda bisabah karşı yatakta uyuyan birini gördüm bi baktım o evet en yakışıklı kardeşimdi karşımdaydı 8 ay sonra karşımda uyuyordu.. onu gördüğümde ilk tepkim huzurlu bir gülümseme oldu ve içime sinen sakinlikle şimdi daha güzel uyurum çünkü herkes tamam dedim.. sonra yeniden uyandığımda bişey farkettim!biz ne kadar birbirimize kızsakta sinirlensekte 3ümüz bi fidanın güller açan dalıyız:)abicim sende odalın en büyük parçasısın merak etme:)

işte benim 3üzüm:)

27 Ekim 2010 Çarşamba

yorucu günler

yorucu günler,koşturmalar,telaş şu bu derken bittiğimi düşünüyordum ama sonra başka bi pencereden bakmak aklıma geldi.. odamda 3 kişi kalkıyorum sünter,ayçi ve dolly.. sürekli dağınıklıktan söylenen sünter onu kaale almayan ayçi ve dolly internet kahve sigara sohbetin dibine vurduk... ayçi ferrari ismini taktığı erkana (kardeşime) sürekli ferrarri gazlada görelim, erkan benimle dans edermisin düğünde, erkan ben bodrum hiç bikiniyle dans etmedim, örrrrkkaaannn diye cıvık cıvık laflar, birbirlerine söyledikleri garip kelimelerle yorgunluk morgunluk kalmadığını hissediyorum..kah kah gülesim var şak diye ölesim var cümlesini yaşıyorum şu günlerde.. renkli bi aileyiz biz evet kırmızı, mor, siklemen, turkuaz gibi rekli bir aile... güzel bişeyler söylemem için bana baskı yapan ayçi sürekli şikayet ediyor.. ışığı kim söndürcek, yastağımı naptınız, bilgisayarımın fişi takılmalı, dolly karnım ağrıyor, acıktım,tuvaletim var, midem bulanıyor, ay fenalaşıyorum, dolabımın üstünde duran plates topu üstüme düşücek diye ödüm patlıyor,kendini ingiliz sanmalar, canım bişey yapmak istemiyor, kaçgündür kendinde eksik olan bişeyler hissetmeleri, fotoğrafçı tripleri, herkesi eleştirmeleri, kendini arto sanmaları, sürekli çiğdem çiğdem diye beni rahatsız etmeleri, iki kişilik yatakta yayılıp ortalığı işgal etmesi, dedikodu malzemesi çıkıp çıkmıcağını merak etmeleri beni bitiyor artık.. ama düğün yaklaştı 3 gün sonra odamda tekbaşıma oturucağımı düşündükçe bunlara bile katlanmak güzel sanki..

6 Ekim 2010 Çarşamba

dolly'nin sevdikleri:)

en sevdiği FİLM: Kuzuların sessizliği,
en sevdiği MÜZİK: işte kuzu kuzu geldim(tarkan),
en sevdiği AKTRİST: abiye kuzu,
en sevdiği YİYECEK: kuzu kavurma,
en sevdiği İÇECEK: koyun sütü,
en sevdiği OT: kuzu kulağı,
en sevdiği TEKERLEME: kuzu kuzu meeee, bin tepeme, hadi gidelim hacı neneme,
en sevdiği parfüm: tezekorant(biçeşit deodorant),
en sevdiği kişi: kuzusunun kuzisi:)

28 Eylül 2010 Salı

en sevdiğim,rahatladığım,sakinleşmeme yardımcı cümlerlerim..

A) bi çarpıcam şimdi elimin tersiyle,
B) kes bana cevap verme,
C) manyakkkkkkkk,deliiiiiiii,hastaaaaaa...(bağırarak),
D) wc'deyim canım ruhumu temizliyorum,
E) sana hesap mı vericem len sen kimsin?,
F) hayır anne!!!bugün evi toplamak,bulaşık yıkamak,ütü yapmak İSTEMİYORUM BEEEEEE.....
G) ay çikolata yiyelim ama kahveyle beraber...
H) yemeğin yanında birer kadeh şarap mı alsak kızlar?
I) allahım sana şükürler olsun harika bi aileye sahip olduğum için, şimdi ki durumumda olduğum için, ailemi bana bağışladığın için..aminn.
İ)ben sinirli biri değilim çıldırtma beni lenn yada lan farketmez..

Dünya telaşı yada dünya'NIN telaşı MI demeliyim?..

hangisini söylesem acaba dünya telaşımı? Dünya'nın telaşımı? sanırım her ikiside... ne için bukadar koşuşturma? yada kim için? neden insanlar sürekli bişeylerle koşturuyorlar zamandan,işten, özel hayattan, aileden, arkadaşlardan,herşeyden neden sürekli şikayet eder ki insanlar niye bu memnuniyetsizlik...aslında okadar şikayetler okadar telaşlar nekadar yersiz... neden mi çünkü erkek için; büyücek, okula gidicek, sonra hemen askere, geldiği gibi iyi bir iş sahibi olucak, sonra gönlünü eğlendirip bitakım şeylere doyucak, evlenicek akabinde tabi, sonra çocuk yapıcak eve bakıcak, arada bi başkalarına da gözü yada gönlü kayıcak, derken çocuğu büyücek ona iyi bi gelecekle uğraşıcak ve onun başından geçenlerin aynısının çocuğununda başından geçmesini izlicek ve ölücek..; kadın için ise; büyücek, okucak, iyi bir bulucak, sonra koca derdine düşücek,sonra çocuk yapıcak herşeyi bırakıp yeni yaşamı öğretmeye çalışıcağı çocuğu onun dünyası olucak, sonra derken oda kendi başından geçenleri çocuğunun da geçmesini izlicek torun tombalak derken ölücek... bakın aslında herşey aynı telaşa gerek yok yada bişeylerden şikayet etmeye sonuç hep aynı olucak.... buyüzden dünya telaşımı yoksa dünyanın telaşımı( amma çok şey var halletmem gereken) demeliyim diye kararsız kaldım..

13 Eylül 2010 Pazartesi

dolly den sevgilerle..

ayçimmmmm.... ben artık yine yine yine yine yenidennnn dollyim:)

14 Ağustos 2010 Cumartesi

DOLLY OLMAYI ÖZLEDİM:(

AYÇİ'M DOLLY OLMAYI ÖZLEDİM,SENİ ÖZLEDİM,KUZU KUZU MEEEE LEMEYİ ÖZLEDİM SANA:(

üçüzümün 3.sü

canımın üçüncüsü 9 ay kaldı askerliğinin bitmesine ve bu ay 17 sinde ilk defa 1imizin eksik olduğu bir doğum günümüz olucak:( seni çok özledim.. doğum günümüzde sana hediye yollamak istiyorum ama askeriye işte canının istediğini yollayamıyorsun:( üçüzümün üçüncüsü canım kardeşim iyiki doğduk seni çok seviyorum..

aşk tutulması...

birini deli gibi seviyordum karşılıksız deli gibi 8 sene hiç kesilmeden sevgimi büyüttüm kavuşamasamda ulaşamasamda seviyordum onu çiçek gibi büyütüyordum içimde manyak gibi..zaman 8 seneyide geçiyordu artık ve benim çiçek diye büyütmeye başladığım sevgim ağaç olmuş dallanmış budaklanmış..birdaha asla kimseyi öyle sevemeyeceğimi sanıyordum çünkü okadar büyüktü ki ve okadar yoğundu ki aşkım bana bile fazla geliyordu bazen sevmek..allahım biliyorum ondan daha öte asla kimseyi sevemicem ama en azında mutlu olabileceğim biri olsun ilerideki çiçeğim ama su istemesin benden kaktüs olsun verebilecek sevgim yok çünkü artık diyordum... dua ediyordum... kimse umrumda değil kimse çekici değil benim gözümde... aptal gibi çürüyen ağacımı iyileştirmeye çalışıyormuşum.. allah bana okadar güzel bi yanıt verdi ki hayatımı değiştiren.. ondan sonra asla büyük konuşmamaya karar verdim.. evet başka biri girdi aklıma,başka biri bana aslında aşkın takıntı olduğunu farkettirdi.. şimdi deliresim yok, aşk manyağı olasım yok çünkü onu okadar sakin bir şekilde seviyorum ki..ya o beni? bilmiyorum askere gittiği için bunun cevabını 5 ay sonra öğrenebilicem... sevmese bile karşılığı olmasa bile beni dünya denilen gezegene oksijenin içine bıraqktığı için ona hep minnettar kalıcam... aşk tutulmasına yakalanmışım meğersem yıllarca şimdi ise sakin bir aşk kahvesi içiyorum ayaklarımı uzatmış bekliyorum; keyfimizin nezaman geliceğini, sevgimizi ne zaman birlikte aşka dönüştüreceğimizi.. teşekkürler astronotum:)
YARIM SAATTİR YÜKLEMEYE ÇALIŞTIĞIM ŞEYLERİ TERS YÜKLEMİŞİMMM..AMMAANNN UĞRAŞAMAM BAKMAK İSTEYEN TERSTEN BAKSIN BENİ YORMADAN:)

meğersem çubuk krakermiş ayçi'm

ayçi'm için çanakkale temmuz 2010 '4'

ayçi'm için çanakkale temmuz 2010 '3'

ayçi'm için çanakkale temmuz 2010 '2'

ayçi'm için çanakkale temmuz 2010

18 Temmuz 2010 Pazar

boş bir sandalye,ucunda balık bile olmayan bir ortala,durgun şeffaf bir deniz...ne kadar yanlız ve bomboş görünüyor herşey...işte hayatta böyle göründü gözüme birden..şunu anladım ki herşey dolduğunda güzel görünür bu dünya...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

marmara ereğlisi part 2

yurdum hayvanı serinlemeye ihtiyacı var tabi...

marmara ereğlisi part 1

benim gözümden marmara ereğlisi

4 Temmuz 2010 Pazar

canon imirzelioğluşu'nun yani namı değer cano'nun objektifciğine takılan PÜtü kareCİKler...

26 Haziran 2010 Cumartesi

bugün özlemimin 4. ayı kardeşim...

Bugün tam 4. ay oldu sen gideli benden uzağa,vatan görevini tamamlamaya..Geriye saymam gereken koskocaman 11 ay kaldı..Sana geçmediği gibi bana da geçmiyor zaman.aslında hergün daha çok artıyor üzerimdeki yük.kokun olmadan birgün daha geçti diyorum şu kısacık hayatta birgün daha kaybettim seni görmeden işte bu yük bana asıl ağır gelen... Düşünüyordum bunun adı ne diye özlem dediler..artık bende biliyorum özlemin ne olduğunu onların özlem dedikleri şeyin benim için serkan olduğunu.. seni çok özledim kardeşim çok özledim...

25 Haziran 2010 Cuma

ne tuhaf 1 gün!!!

bugün tüm tuhaflıklar beni mi bulur? noluyor ya sabahtan beri bir gariplik var üzerimde.. önce arabamı servisten aldım ve evime dönerken arabama arkadan çarptılar.. harika tamda servisten yeni çıkmışken... daha sonra da telefonum bozulduğu için fotmat atarlarken rehberimi,resimlerimi,müziklerimi sildiler..ve bir üst sürüm yükledikleri için artık müzik yüklüyemiyorum... heee bir tuhaflık daha babama kaza yaptığımı söylediğimde tepki vermedi işte beni en tedirgin edenide bu bugünkü yaşadıklarımın içinde...  ne tuhaf bir gün..

22 Haziran 2010 Salı

  Abicim & Ablacım... ömür boyu mutluluklar...

20 Haziran 2010 Pazar

NİŞANladık...

canımın üçü'nün 1.sini NİŞANladık.. Dün takı,çiçek,çikolata,bohça,kuaför derken çıldırmış gibi davrandığımın farkına vardım taki bu sabah yani akşam 4 te uyandığım da... çok stresli şeylere gelemeyen biri olduğumdan agrasif ve sinirli olurum..ve ben çıldırmış telaş içindeyken ' ayy ne güzel ama bunlar tatlı telaşlar..' diyen birileri geçip karşıma bunu söylemiyorlar mı işte ozaman ikitane patlatasım geliyor suratlarına... telaşın tatlısını hiç görmedim bu zamana kadar acaba onlar telaşlanırken ayy ne kadar tatlı dimi şekerim mi diyorlar? tuhaffff... neyse en sonunda herşey bitti,gidildi yemekler yendi,yüzükler takıldı ve gençler olarak biz kuruçeşmeye kutlamaya gittik..( BU ÇOK ACAYİP ÖNEMLİ İŞİ YAPTIĞIMIZ İÇİN)..
evet güzeldi şampanyalar havada uçuştu,insanlar stresini boşalttı danslar ederek ama abimin nişan kutlaması olsada kardeşimin asker olması benim bütün mutluluğumu yok etmeye yeterli bi neden di.. sabah 5.30 eve gelip akşam 4 te uyandıktan sonra çok uzun bi rüya gördüm kardeşim ve o rüyada sen eksiktin seni çok seviyorum diyip ona sarılmak isterdim... iki duyguyu aynı anda yaşamak bana biraz ağır geldi sanırım... yine de ABİCİM SİZE ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR DİLERİM...

18 Haziran 2010 Cuma

Modern günlük;

Burası garip bir yer, mutlu da olsan mutsuz da olsan herşeyini paylaşabileceğin bir yer,düşüncelerini söylediğin, aşkını bağırabildiğin, ağlama hıçkırığını duyurabildiğin bir yer burası...gerçek senin olduğun yer burası..gerçek beni gördüğün yer burası!!!...

nerden geldim? nereye gidiyom?

işte yine bir beni geren olay daha yarın başlıyor.. !!!NİŞAN!!! HEMDE KİMİN BU SEFER ABİMİN... ayçi evlendi ya sülale gaza geldi herkes evlenmeye kalkıyor... alooo!!! Bu gençlik nereye gidiyor? evlenme furyası patladı gidiyor... hani bu zaman da evlilik yerine beraber yaşama vardı? hani evlenmeden çocuk sahibi olmak vardı? hani kına gecesinde oynamak yerine gece kluplerinde dağıtmak vardı? hani çıkarken ayrılmak değilde evlendiğinde boşanmak modaydı? bi karar verin... şimdiki nesili anlayamıyorum.. bi 1950 li yıllardan bahsederdi büyükler,bide 2000 li yıllarından bahsederdi gençler... eski köye eski adetler geri dönüyor... bu dengesiz nesil ne yapmaya çalışıyor?
dolly& ikoncan'nın fikir birliği...

15 Haziran 2010 Salı

İşte Bunu Seviyorum..

şuan olmak istediğim tek yer şunun tepesi,elimde olmasını istediğim tek şey bir şişe şarap ve sigara,bakmak istediğim yer hayat..

KIRMIZI BALON VE SİYAH İP

Hiç kendini o ipe bağlı uçmaya çalışan kırmızı balon gibi hissettin mi? Ben bugün hissettim... uçmak gitmek istiyorum belki ama hep siyah bir ipe bağlı olduğumu farkediyorum ruhumun ve uzaklaşmaya çalıştıkça beni biraz daha sıkan ipin canımı yaktığını farkediyorum..
Gidemiyorum!!
Bıraksınlar istiyorum yada kessinler o siyah ipi gidiyim uçuyim rüzgara doğru.. AMA OLMUYOR SADECE HEP BİR UMUT OLARAK KALIYOR BU İSTEDİĞİM!!!!...

4 Haziran 2010 Cuma

DOLLY ÇAMAŞIRSUYU KOKUYİİİİ..

Bütün 2 günüm çamaşır suyu, bulaşık deterjanı,domates,biber,makarna içinde geçti..artık koyun gibi kokmuyorum:( buna en çok hijyen aşığı sünterciğim sevinir herhalde..ne? sünter mi dedim pardon sünger diyecektim.. bende domestosdolly'im artık..DOLLY'İM BEN DOLLY..Dolly dediğin yer,içer,pisler...içim gerçekten çok dolly:(

30 Mayıs 2010 Pazar

AYÇİ İLE DOLLY İSTANBUL'DA

YURDUMUN TUHAF İNSANLARIYLA VE 2 HAFTA ÖNCE MESUT OLAN AYÇİ'M İLE İÇ İÇE TUHAF AMA GÜZEL BİR GÜN GEÇİRDİM TA Kİ AYÇİ SİNEK GİBİ YERE YAPIŞIM BÖCEK GİBİ EZİLME TEHLİKESİ GEÇİRENE KADAR..

10 Mayıs 2010 Pazartesi

     AYÇİ MESUT' UNA ERDİ...Ve artık AYDE oldu... ALLAH MESUT ETSİN!!!

4 Nisan 2010 Pazar

  kardeşim yanımda olmadığında bu kadar yanlız kalıcağım hiç aklıma gelmemişti....

3 Nisan 2010 Cumartesi

I LOVE MY BLOG

I LOVE MY BLOG...

20 Şubat 2010 Cumartesi

delimiyim? BİLMEM, BELKİ...

yazmadım uzun zamandır. bıraktım yazmayı, gerçi daha çok yazmadım hatta yeni yeni başlamışken bıraktım yazmayı!!! belki tembelliğimden, belki unuttuğumdan, belki ??? kendimde bilmiyorum ki nedenini... dokunmak gelmedi içimden tuşlara, bilgisayarımın klavye sesini duymak istemedim tek tek tuşlara basarken sebepsizce amaçsızda ne yazdığımı bilmeden! ama şimdi yazıyorum sanki kendimle konuşurcasına, aklımdan anlık kurduğum cümleleri döküyorum akıtıyorum bilgisayarımın tuşlarına delimiyim?BİLMEM BELKİ!!! çok garip sesimi bile duyabiliyorum kafamda düşündüklerimi yazarken, içimden gelen cümleleri ses tonumu mimiklerimi bile hissediyorum ama hal bu ki ağzımdan tek bir harf bile çıkmıyor ben bunları yazıya dökerken, içimdekiyle konuşurken..peki nasıl duyabiliyorum sesimi?nasıl hissedebiliyorum hayal kurarak yazılarda yansıttığım surat ifadelerimi?GARİP..sende dinlesene sesini kendi kendine kurduğun cümlelerini... ama sor sende  kendine deliyim ben diye..bilemem belki sende deli olabilirsin biraz sanki!!!"deliyim,delisin,deli....."